Son yıllarda bir türban tartışmasıdır gidiyor.
Yüzyıllardır bu topraklarda hiçbir zaman sorun olarak görülmeyen kadınların örtünme konusunu, son 15-20 yılın çoğunlukla birinci gündem maddesi yaptı birileri…
Bu konunun, gerçekten bir kadın özgürlüğü mü, yoksa kimi odakların siyasi amaçlarına hizmet eden bir araç olarak mı görmek gerekir; bunu herkes biliyor.
Her ülkenin, her toplumun belli yasaları, belli kuralları vardır. Demokrasi veya özgürlük; kuralsızlık değildir. Toplumun veya ülkenin kuralları ve yasaları da, devlet yapısıyla bağıntılıdır. Bir şeriat devletinde, bir ırkçı devlette, bir emperyalist devlette ya da bir demokratik-laik devlette kurallar, birbirlerinden çok farklıdır.
Onun için, bu türban konusuna yaklaşmak için, Türkiye’nin nasıl bir devlet olduğu, nasıl bir devlet olması gerektiğine bakmak gerek…
Neyse… On yıllardır binlerce kişi tarafından tartışılan, yüüz binlerce yazılar yazılan bir konuyu, ben burada bir sayfalık yazıda çözecek filan değilim.
Mesele, bu konunun son gelişmelerle birlikte iyice arapsaçına döndürülmesi.
AKP ve MHP Anayasa değişikliği üzerinde anlaştılar ve türbanın sadece üniversitede serbest olmasını öngören değişikliğe gidilmesinde uzlaştılar.
Bence konuyu arapsaçı yapacak, daha da içinden çıkılmaz bir duruma getirecek böyle bir değişiklik, tartışmaları daha da derinleştirir ve toplumdaki gerginlik daha da artar.
Yani 17-18 yaşındaki bir lise öğrencisine türban yasak olacak, bu çocuk herhangi bir yüksek öğrenim kurumuna kaydolunca, “kamu hizmeti alan” sıfatıyla rahatça türban takabilecek.
Daha da vahimi, peki bu çocuk okulu bitirip, öğretmen, doktor, savcı, hakim olunca nolacak? “Kamu hizmeti veren” konuma girdiği için türbanını tekrar çıkartacak. Lisede başını aç, üniversitede başını kapat, okulu bitirince başını tekrar aç… Böyle bir şey olabilir mi?
Bir de staj yapan, okurken uygulamaya giden öğrencilerin durumu var ki; o konu daha da arapsaçı… Sağlık yüksek okullarında okuyan kız öğrenciler, okullarında “kamu hizmeti alan” konumunda olduklarından sınıflarında türbanla oturabilicekler. Ama 1 saat sonra hastaneye staja gittiklerinde “kamu hizmeti veren” statüsüyle başlarını açmak zorunda kalacaklar. Nasıl olacak bu iş?
AKP’nin bu konuyu daha da arapsaçına döndürmek için anayasayı değiştirme çoğunluğu yok, Mutlaka Meclis’teki diğer partilerin desteğine ihtiyacı var. Son yıllarda hiçbir konuda hiçbir proje ve muhalif öneriler üretemeyen MHP, aranan kan gibi, AKP’ye destek kararı aldı.
Aslında Türkiye’de vatandaşın sorunu, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği ve geçim sorunu… Ama gündem belirleyen güç sahipleri türbanı sürekli gündemde tutarak, gerçek sorunların önünü tıkıyor, hedef saptırıyor. Türban; vatandaşın değil, siyasilerin isteğiyle sorun yapılıyor.
2002 yılında CHP lideri Baykal’ın Tayip Erdoğan’ın sabıkasına rağmen yasaklarını kaldırmasıyla, yeni bir dönemece giren Türkiye; 22 Temmuz 2007 seçimleri sonrasında da MHP’nin desteğiyle AKP’nin cumhurbaşkanı seçtiği bir tabloyu yaşadı… Şimdi de yine MHP’nin desteğiyle, AKP seçmenlerine verdiği sözü sözde de olsa, gerçekleştiriyor gibi bir tutuma girdiğinde, destekçisi yine MHP oluyor. Tüm bunlar, Türkiye’nin gerçek bir sorununu çözmeye değil, AKP iktidarını perçinleştirmeye yönelik tutumlar…
Göreceğiz, bu anayasa değişikliğinden sonra türban tartışmaları daha değişik boyutlarda, daha da gergin biçimlerde devam edecek… Eğer Anayasa Mahkemesi böyle bir değişikliği geri çevirmesezse, yaşanacak olumsuzlukların sorumlusu da AKP kadar MHP olacak…
28 Ocak 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder