25 Eylül 2008 Perşembe

Düello

Son günlerde kamuoyunu meşgul eden düelloya geçmeden önce; ünlü komedyen Cem Yılmaz’ın konuyla temelden ilgili iki dörtlüğünü aktarmak istiyorum.
Çalma kurban olayım hepsini, ey hırslı çakal
Gariban halkıma da bir pul, bırakacak kadar al
Olmaz sana götürdüğün paralar sonra helal
Hakkını vermezsen burdaki ortaklarının behemehal

Ben ezelden beri aç yaşadım, aç yaşarım
Hangi hükümet beni kurtaracakmış şaşarım
Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım
Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez başarım.
X X X
Oturan Boğa, yüksek tepedeki çadırından olup bitenleri dikkatle izliyor, gelişmelerin kabilesini nasıl etkileyeceğini merak ediyordu.
Koşan At, Oturan Boğa’ya sakin olmasını, bu dumanlı havanın kendilerine asla zarar veremeyeceğini; yine eskisi gibi güçlü, mağrur, tek söz sahibi olarak yollarına devam edeceklerini söylüyordu.
Yalnız Kurt’la, Yaralı Şahin da Koşan At’ı desteklediler.
Çağlayan Atmaca DMM, hem kızgın, hem de uygun bir dille “Bana güvenin, bu savaştan da alnımızın akıyla çıkacağız, hiç merak etmeyin, kabilemizin egemenliği ve hükümranlığı ebediyete kadar sürecek” diye su serpti, endişeli savaşçılara.
Kendine çok güveniyordu Çağlayan Atmaca DMM… Korkutan Kartal KK’nin kendisine dil uzatmasına, düelloya davet etmesine, önce “müftersin ulan” diye meydan okudu. Daha da ileri gidip “Nokta nokta nokta” gibi nerelere gittiği belli küfürler yağdırdı. Bu üslubunu kimi zaman kasım kasım kasılan, kimi zaman paşa paşa ordularını yöneten Kasımpaşa vadisinde yetişmiş Koşan At’tan öğrenmişti ne de olsa.
Ama Kokutan Kartal KK de yabana atılacak bir savaşçı değildi. O da Dargın Boğa DB’den tam destek alıyordu. Üstelik, büyük kozları da vardı.
Artık kasabaya inmenin, hesaplaşmanın zamanı gelmişti.
Ama Kızılderili adıyla, yöntemleriyle değil; kasabanın kurallarıyla düello yapılmalıydı.
X X X
Atlara binildi, silahlar kuşanıldı.
Şerif RT, her ne kadar düellonun kurallara uyulmasını istiyor gibi görünse de, bu hesaplaşmadan kovboy DMM’nin mutlaka galip çıkması gerektiğini; yoksa olası bir yenilgiden kendisin de büyük zarar göreceğini iyi biliyordu. Çünkü Kovboy AD ile girdiği söz düellosundan büyük yara almıştı.
Her şeye rağmen, Kovboy KK’nin silahı daha güçlüydü. Tabancasının kabzası, sanki bir Deniz’in ortasındaki Fener gibi parlıyordu. Bir milyon Dolar’a mal olduğu söylenen silahın makarasındaki Dişli’ler de tıkır tıkır çalışıyordu.
X X X
Bir Perşembe günü kasabanın meydanına çıkıldı…
Kovboy DMM ile kovboy KK sırt sırta verdi.
“Dı-rı-rı-rııın” diye düello müziği çaldı.
Kovboylar ters yöne doğru adım saymaya başladılar.
Tüm kasabalı merakla düelloyu izliyordu.
İki kovboy birden silahlarını ateşledi.
Kovboy DMM ağır yaralanmıştı. Şerif üzgündü.
Ama asıl kayıp kasabalılardandı…
Kovboyların silahlarından çıkan kurşunlar onlarca kasabalıya isabet etmiş, çok sayıda ölü ve yaralı vardı…
X X X
Düelloyu izleyenler arasında ünlü komedyen Cem Yılmaz da vardı. Onca ölü ve yaralı arasında aldı eline kalemi; yazının başındaki dörtlüklere, 5 dize daha ekledi:
Dalgalanın sizde dolar gibi şimdi ey suçlular
Olsun artık soyguncuya vurulacak bir yular
Ebediyen, öyle yok hesapsız bir iktidar
Hakkıdır Garip yaşamış vatandaşın da gülmek
Hakkıdır ezilmiş milletimin aydınlık bir İstikbal.....

15 Eylül 2008 Pazartesi

Hotel


HOTEL
Crown American Hotels' 100% Satisfaction Guarantee:
“We pledge that your stay will be comfortable
in friendly, clean surroundings. If any part
of your stay does not meet with your
expectations, give us a chance to correct it.
If you’re not satisfied, you don’t pay for that
part of your stay.”

Crown American Hotels' Mission Statement:
"We strive to exceed the expectations of our
guests in a home away from home environment."
Pasquerilla Plaza Building








Corporate Culture

Employee Benefits

Employment Opportunities

Resume Submission

EEOC Statement


At Crown American Hotels, our company is only as good as our people.

Innovative, talented and committed individuals have worked hard during the past 40 years to build Crown American Hotels into one of the mid-Atlantic's top hotel management and development corporations.

Working here is all about exceeding the expectations of our guests -- a philosophy which has earned us an outstanding reputation nationwide.

We're always looking for top talent -- smart people who are energized, innovative, flexible in their thinking and ready to realize their potential in a company positioned for success. Our employees operate with a common set of values -- a code of ethics, that distinguishes us and provides a secure, productive and pleasant place to work.

Ultimately, our strong corporate reputation -- the positive perception of our hotel franchises, our values and our financial performance -- comes from our people.

Isn't it time for you to join our winning team?










Downtown
Address: PA Route 56 to Downtown
250 Market Street, Johnstown, PA 15901 USA
Phone: 814.535.7777 Fax: 814.539.1393
Reservations: 800.433.5663
http://www.johnstown-dwtn.holiday-inn.com
159 guest rooms & suites feature an in–room coffee maker, hair dryer, iron / board. Indoor pool, fitness room, whirlpool / sauna and Harrigan's Cafe & Wine Deck.



Address: 1440 Scalp Avenue, Johnstown, PA 15904 USA
Phone: 814.266.8789 Fax: 814.266.5285
Reservations: 800.822.9194
http://www.johnstownpa.hiexpress.com
108 guest rooms & suites feature an in–room coffee maker, hair dryer, iron/ board. Complimentary Express Start Breakfast Bar, free local phone calls and bus parking.



Downtown
Address: Holiday Inn: 250 Market Street, Johnstown, PA 15901 USA
Phone: 814.361.2620 Fax: 814.539.1393
Reservations: 814.361.2620
http://www.harriganscafewinedeck.com
The region's best for food and wine featuring gourmet fare in an elegant yet relaxed atmosphere. Wine Spectator Award of Excellence, 100+ wine selections featuring 30 wines by the glass, complimentary parking, live weekend entertainment, Wine Deck, and comfortable lounge featuring a Tapas menu.





Downtown
Address: 301 Napoleon Street, Johnstown, PA 15901 USA
Phone: 814.535.9385 Fax: 814.248.3042
Reservations: 866.277.5573
http://www.fjpconferencecenter.com
State–of–the–art facility featuring 14,895 sq. ft. for up to 850 • Menu Guide Available • Audio–Visual Equipment Available • 60 miles southeast of Pittsburgh • 140 miles west of Harrisburg







As a leader in the hospitality business for over forty years, Crown American Hotels is proud of our continued dedication and commitment to Johnstown. Crown American Hotels manages Harrigan's Café & Wine Deck, the Holiday Inn – Downtown Johnstown and the Holiday Inn Express on Scalp Avenue; both of which are franchised through agreements with Inter-Continental Hotels. Crown American Hotels also manages the Frank J. Pasquerilla Conference Center in Downtown Johnstown.




Our Mission

We strive to be the best hospitality value in the communities we serve. We accommodate our guests in friendly, clean and secure "home away from home" surroundings. We are driven to excellence by exceeding the expectations of our guests.

8 Eylül 2008 Pazartesi

Ramazan'ın geldiğini nasıl anlarız?

Tabi gelip de “Cümleten Selamün Aleyküm; ben Ramazan” diyecek değil ya…
Ramazan’ın geldiğini öncelikle, oruç tutulmasından anlarız. Bu, her yıl böyledir. Ramazan, hep oruca denk gelir.
Gerçi her bölgeye göre değişir de, yaklaşık gece 02.00 ile 05.00 arasında davulcular kendi sorumluluk alanlarına dağılıp, sahur vaktinin geldiğini gümbür gümbür duyurur.
Ramazan’ın geldiğinin en önemli belirtisini devlet dairelerinde görebilirsiniz. Resmi ya da kafadan izinli sayısının artması nedeniyle her dairede mevcut personel, en azından yarıya iner.
Sonra, yıl boyunca bir gün olsun evine susamlı, yumurtalı pide götürmeyenler bile, pide fırınları önünde kuyruk bekler. Saatini de öyle ayarlar ki, tam iftara yarım saat kala, sıcak pideleri bir gazeteye sarıp, evinin yolunu tutar.
Ramazan’da özellikle iftara yakın saatlerde her köşe başında maydanoz, dereotu, roka, kıvırcık satılması (Sürekli de ıslatılarak) adettendir.
Vergisini, kirasını ödeyememekten şikayet eden küçük esnaflar da dahil olmak üzere, ticari faaliyet gösteren herkes imsakiye bastırıp, dağıtır.
Görsel olarak ilk dikkatinizi çekecek farklılık da iftar çadırlarıdır. Her ne kadar belediyeler bu işe öncülük etse de, bir çok sivil toplum örgütü; özel ve tüzel kişiler de çadır kurmak için yarışır.
İftar yemeği vermek Ramazan’ın olmazsa olmazıdır. Kentin önde gelen nezih, elit otellerinde, restoranlarında devlet kesesinden, üye kesesinden, bürokrasiye, siyasilere, eşrafa, basına yemek vermek, kutsal ayın güzelliklerindendir. Orucun, açlığın anlamını bilmek olduğunun hatırlanması açısından bu iftar yemekleri son derece önemlidir.
Yine devlet ve üye kesesinden (Bazen de gelecekten ikbal bekleyen kişilerce) Ramazan paketleri hazırlatıp, eşe, dosta, yakınlara; ileride oy isterken bu paketin değerini bilecek kişilere dağıtmak da, gelenektir.
Maddi durum uygun olsa da,, olmasa da tüm evlerde iftar yemekleri hazırlamak ayrı bir özen ister. Her öğünü normalde tek çeşit yemekle geçiştiren evlerde bile mutlaka çorba, ana yemek, pilav, salata, cacık ve tatlı mutlaka hazırlanır. Bunun için de ev hanımları Ramazan ayı boyunca mutfaktan başka evin diğer bölümlerini görmeye dahi fırsat bulamaz.
Ramazan’da erkeklerin yaşam biçiminde de önemli bir fark gözlenir. İftardan sonra varsa teravih, yoksa kahvehane yolu tutulur. Normalde gece 24.00’te kapanan tüm kahvehaneler saat 02.00’ye kadar faaliyet gösterir. Kahveciler açısından Ramazan ayı, hasat ayıdır.
Fitre biraz da, özellikle zekat veren, farz olmasına rağmen pek kalmadı. Yine de ilköğretimde okuyan bir öğrenciniz varsa, okuldan gönderilen boş zarflara, çocuk arkadaşları arasında mahcup olmasın diye karınca kararınca bir şeyler koyup gönderilir.
Ramazan ayında televizyon yayınları da, program konukları da her zamankinden çok farklıdır. Bu dönemde, ekranlarda gördüğümüz kişilerin büyük çoğunluğu ya ilahiyatçıdır, ya da diyet uzmanı… İsminin önünde dr., doç., prof gibi unvanları bulunan tüm ilahiyatçılar Ramazan ayı boyunca kanal kanal dolaşıp, kutsal ayın önemini anlatıp az da olsa bütçelerine biraz katkı sağlarlar. Diyetisyenler de, iftar, sahur menülerini en ince ayrıntılarına kadar anlatıp; kırmızı turpun, kantaron otunun, ısırgan otunun, semizotunun faydaları konusunda halkımızı bilinçlendirirler.
Ramazan böyle gelir.
Hoş gelir safa gelir.
Herkese hayırlı olsun.

4 Eylül 2008 Perşembe

Atalarımız, eğitimi hiç bilmiyormuş!

Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir.
Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.
Bilgi cesaret verir, cehalet küstahlık.
Bilgiyle dirilenler ölmez.
Bir şeye ait her şeyi öğrenin; her şeye dair bir şeyler bilin.
Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlatmakla olur.
Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum.
Bilgi bir ışık gibidir. Onu kullanırsanız daha parlak olur, kullanmazsanız söner.
İlim, Çin’de de olsa, gidip öğrenin.
Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı ise kibirlendirir.
Bilgi cesaret verir, cehalet küstahlık.
Bilgiyle dirilenler ölmez.
Bir şeye ait her şeyi öğrenin; her şeye dair bir şeyler bilin.
Bir şeyi gerçekten bilmek, onu anlatmakla olur.
Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir.
Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.
Gençken bilgi ağacını dikelim ki, yaşlandığımız zaman gölgesinde barınacak bir yerimiz olsun.
Her münakaşanın temelinde birisinin cahilliği yatar.
Okumadan geçen üç günden sonra konuşma tadını kaybeder.
Öğrenmek, akıntıya karşı yüzmek gibidir ilerleyemediğiniz taktirde gerilersiniz.
Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.
Önce doğruyu bilmek gerekir, doğru bilinirse yanlış da bilinir. Ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz.
Bilginin efendisi olmak, çalışmanın uşağı olmak şarttır.
Bunlar, yüzyıllardır tarihin süzgecinden süzülüp gelen sözler..
Tüm bunları günümüzde en iyi bilmesi ve uygulaması gereken kurumların en başında Milli Eğitim Bakanlığı gelir.
Maalesef günümüzde bu kurum Allah’a emanet… Hem de skandal boyutuna, Dünyada eşine az rastlanır işler yapıyor.
Hele bir sonuncusu var ki, olmaz böyle bir şey… O-la-maz.
Haziran ayında OKS yapıldı. Adaylar Fen Lisesi, Anadolu Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi ve benzeri okullara tercihler yaptılar.
Tercih kılavuzunda Türkiye’de sadece Ankara’da bulunan Meteoroloji Lisesi diye de bir okul vardı. 57 kontenjanlı…
Ve tercih yapanlardan 57 öğrenciye bu okulu kazandıklarının belgesi geldi.
Önceki gün kazanan öğrenciler Türkiye’nin çeşitli illerinden kalkıp, kayıt yaptırmak için Ankara’ya geldiler.
Neyle karşılaşsalar beğenirsiniz?
Bu okul 3 yıldır öğrenci almıyor ve kapatılma kararı alınmış. Okul Müdürü “Bu yıl son mezunları verip okulu kapatacağız. Yeni öğrenci almamız mümkün değil” diyor.
57 şaşkın öğrenci, 57 şaşkın aile, ağlayarak, dövünerek, isyan ederek Mili Eğitim Bakanlığı’nın yolunu tutuyor. İlgili genel müdüre gidiyorlar.
Genel Müdür daha “akılcı” bir yaklaşım sergiliyor. “Meteoroloji Lisesi, tercih kılavuzunda yanlışlıkla yer almış… Sizi herhangi bir endüstri meslek lisesinin motor bölümüne kaydedelim” diyor.
Şu pişkinliğe, vurdumduymazlığa bir bakın. O bölümlerde de yer olmazsa, herhalde imam hatibe filan kaydettirecek.
Ortada kalan bu 57 öğrencinin istikballeriyle bu kadar basit dalga geçebilen bir anlayış, milli eğitimimizi yönetiyor.
Yazıklar olsun. Bu olay, Somali, Etiyopya dahil Dünyanın herhangi bir ülkesinde olsa, kıyametler kopar, uzaktan yakından ilgisi olan tüm yetkililerden hesap sorulurdu
Bizde tık yok.
Demek ki atalarımız bu işi bilmiyormuş…

3 Eylül 2008 Çarşamba

Half-body Far Infrared Sauna

Fabrica de saune Ricco Michaelis SRL va ofera o gama larga de produse in domeniul relaxarii, a petrecerii timpului liber alaturi de familie de prieteni si de cei dragi intr-un mod sanatos, benefic si estetic pentru organism.

Dorim sa venim in sprijimul dumneavoastra pentru a face cea mai potrivita alegere in raport volum, calitate, cantitate, pret.

Va oferim consultanta gratuita in scopul adaptarii si achizitionarii produselor, adaptarea produselor intr-un design si arhitectura alese de dumneavoastra sau propuse de noi.

De acum nu va trebui sa va mai procupe amanunte de genul:

*
Ce fel de sauna imi trebuie aici?
*
Cum ar putea sa incapa aici o sauna?
*
Cat trimp dureaza pana o pot folosii acesta sauna ?
*
Ce curent am nevoie pt. jacuzzi?
*
Cat de performant este solarul pentru bronzat ?
*
As putea sa pun aparat cu fise la solar? etc.

Noi va stam la dispozitie pentru a va raspunde la toate aceste intrebari si nu numai.
Dumneavoastra alegeti iar de restul ne ocupam noi.

2 Eylül 2008 Salı

Sauna



Saunanın Tarihçesi...

Saunanın bir Fin-Sami kelimesidir. 6000 yıllık bir geçmişi olduğuna inanılmaktadır. Tarihsel veriler saunanın diğer insanlar tarafından fark edilmesini şöyle açıklamaktadır; MÖ ilk yüzyılın sonlarında Finlandiyalılar Orta Avrupa ile ipek ticareti yapmaya başlamışlardır. Böylece Fin kültürü de açığa çıkmıştır. Sauna banyosu bir ter banyosudur. Bir ateş kaynağıyla ısıtılan taşlar ve küçük bir odanın bu taşlarla ısıtılması prensibine dayanır. Dünyanın başka yerlerinde de ter odaları görülmüştür. Amerika yerlilerinin Sweat Lodges denilen ter çadırları, Roma hamamları, Türk hamamları, Japon Furo ları, İsveç Bastu su, Rus Banja ve Meksikan Temescalları buna örnektir. İlk önce hangisinin ortaya çıktığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Kültürlere göre ufak farklılıklar içeren ter banyosu prensibi konusunda antropolojistler arasında görüş ayrılıkları vardır. Finlilere göre hepsinin kaynağı saunadır. Amerikan bilimadamlarına göre de ter banyosunun kaynağı Amerika dır. Taş Çağı zamanlarında Amerikan yerlilerinin Bering Boğazı nı geçerek Asya daki yaşamı oluşturduğuna inanmaktadırlar. Daha sonra Asya'dan Avrupa'ya göç yaşanmış ve değişik ırklar oluşmuştur. Buna göre ter odaları kültürü de Amerika dan yayılmıştır. Dediğim gibi bunun kesin bir kanıtı yoktur.

1500'lü yıllarda Klaus Magnus şöyle yazmıştır: Banyo kullanımı dünyanın hiçbir yerinde, Kuzey topraklarında olduğu kadar önemli olmamıştır. Kişisel ve halka açık banyolar iyi donanımlıdır. Önemli kişilerin banyolarında taze ve temiz sular bulunur, etrafı özenli bahçeler ve çiçeklerle bezenmiştir. Kasaba ve köylerde nüfusa orantılı halka açık banyolar vardır.

Yüzyıllardır düzenli kullanımı sonucu saunalar manevi bir kimlik kazanmışlar. Şu sözler bugün halen Finlandiyalılar tarafından bilinmektedir; Jokaisen on kayttaydyttava saunaa samalla tavalla kuin kirkossa. (Saunadaki kimse kendini kilisede gibi hisseder.). Bunun gibi başka özdeyişler de mevcuttur; Eğer sauna, liquor (hafif Fin birası) veya çam reçinesi işe yaramazsa, o hastalık sizi öldürebilir. Her türlü ağrının, acının, moralsizliğin, sıkıntının ihtiyacı olan şey saunadır, o yardımcı olmazsa hiçbir şey olmaz.

19.yylda Avrupalı gezginler Fin kültürü olan saunayla oldukça ilgilenmişler ve yazılarında çokça bahsetmişlerdir. İlgiyi çeken saunanın kendisi değil, sosyal yaşama olan katkısıdır. Fransız yazar Paul B. Du Chaillu The Land of the Midnight Sun? isimli kitabında saunayla ilgili geniş bilgilerden sonra şundan bahseder; Banyo evi, binanın dışında kendi başına bir kulübedir, ateşe karşı bir güvenlik tedbiri olarak. Her Cumartesi akşamı Kuzey ülkelerindeki her birey aynı eylemi geleneksel olarak paylaşır; banyo. Yanlarında kaldığım ailenin komşusu bir akşam şöyle seslendi; Palulu, bugün bizimle banyo yapın. Palulu da; Tamam, olur, dedi. Bahsettiğim aile oldukça geniş bir aileydi ve birlikte banyo yaptık. Burada saunasız bir sosyal yaşam düşünülmüyor.

19.yy ortalarında tüm Avrupa'yı etkisi altına alan sosyalizm, saunayı Finlandiya?nın milli sembolü haline getirmiştir. Hızla yaygınlaşan sauna kültürüne 19.yy sonlarında Sanayi Devrimi yardımcı olmuştur. Metal dış yüzeyli sauna sobaları, sauna sayısının artışına cevap vermiş, saunanın her yerde yapılabilmesine olanak tanımıştır. Halka açık çok kişilik saunalar yüksek kapasiteli sobalar sayesinde hızla çoğalmıştır.

1930'larda ilk elektrikli sobanın yapılmasıyla sauna üretimi 3.evresine girmiştir. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarıyla, sauna, dünyanın her yerinde tanınma fırsatı bulmuştur. Bunun en önemli sebebi tabii ki Fin askerlerin morallerini düzeltmek ve kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlamak amacıyla ordunun cephelerde yaptığı savusaunalardır (büyük saunalar).

20.yylda Finliler sauna ve sauna sobası ticareti yapmaya başlamışlardır. Günümüzde Finlandiya'da 300 den fazla sauna sobası firması yılda 10.000 nin üzerinde soba üretmektedir. Finlandiya?nın soba satmadığı sadece birkaç ülke vardır, komşuları Rusya bunlardan biridir.

Finlandiya İstatistik Enstitüsüne göre; 5,2 milyon nüfuslu Finlandiya'da 1,212 milyon sauna evlerde ve 800.000 sauna da işyerleri ve kurumsal alanlarda bulunmaktadır (2002 verileri). Kişi başına 0,42 sauna düşmektedir ki bu oran Finlandiya daki taşıt sayısı/nüfus oranına çok yakındır.

Sauna Kültürü

Finlandiya'yı ziyarete giden bir yabancı şu durum karşısında ne yapar;

Üstünüzdeki her şeyi çıkarmaya ve 100ºC sıcaklığında bir odaya davetlisiniz. Diğerleriyle birlikte oturup terliyorsunuz. Bir ara dışarı çıkıp (hala çıplaksınız) buz tutmuş gölde açılmış bir deliğe atlıyorsunuz ve kendinizi tazeliyorsunuz.

Cesur olun ve Evet deyin. Aksi takdirde önemli bir rahatlama fırsatını kaçırmış olursunuz. Mikko Norros, Financial Times

Finler için sauna, rutin temizlenme işinin daha ötesindedir. Ruhsal bir boyutu da vardır. Binlerce yıldır korudukları bu kültür, saunayı milli bir simge haline getirmiştir.