Tabi gelip de “Cümleten Selamün Aleyküm; ben Ramazan” diyecek değil ya…
Ramazan’ın geldiğini öncelikle, oruç tutulmasından anlarız. Bu, her yıl böyledir. Ramazan, hep oruca denk gelir.
Gerçi her bölgeye göre değişir de, yaklaşık gece 02.00 ile 05.00 arasında davulcular kendi sorumluluk alanlarına dağılıp, sahur vaktinin geldiğini gümbür gümbür duyurur.
Ramazan’ın geldiğinin en önemli belirtisini devlet dairelerinde görebilirsiniz. Resmi ya da kafadan izinli sayısının artması nedeniyle her dairede mevcut personel, en azından yarıya iner.
Sonra, yıl boyunca bir gün olsun evine susamlı, yumurtalı pide götürmeyenler bile, pide fırınları önünde kuyruk bekler. Saatini de öyle ayarlar ki, tam iftara yarım saat kala, sıcak pideleri bir gazeteye sarıp, evinin yolunu tutar.
Ramazan’da özellikle iftara yakın saatlerde her köşe başında maydanoz, dereotu, roka, kıvırcık satılması (Sürekli de ıslatılarak) adettendir.
Vergisini, kirasını ödeyememekten şikayet eden küçük esnaflar da dahil olmak üzere, ticari faaliyet gösteren herkes imsakiye bastırıp, dağıtır.
Görsel olarak ilk dikkatinizi çekecek farklılık da iftar çadırlarıdır. Her ne kadar belediyeler bu işe öncülük etse de, bir çok sivil toplum örgütü; özel ve tüzel kişiler de çadır kurmak için yarışır.
İftar yemeği vermek Ramazan’ın olmazsa olmazıdır. Kentin önde gelen nezih, elit otellerinde, restoranlarında devlet kesesinden, üye kesesinden, bürokrasiye, siyasilere, eşrafa, basına yemek vermek, kutsal ayın güzelliklerindendir. Orucun, açlığın anlamını bilmek olduğunun hatırlanması açısından bu iftar yemekleri son derece önemlidir.
Yine devlet ve üye kesesinden (Bazen de gelecekten ikbal bekleyen kişilerce) Ramazan paketleri hazırlatıp, eşe, dosta, yakınlara; ileride oy isterken bu paketin değerini bilecek kişilere dağıtmak da, gelenektir.
Maddi durum uygun olsa da,, olmasa da tüm evlerde iftar yemekleri hazırlamak ayrı bir özen ister. Her öğünü normalde tek çeşit yemekle geçiştiren evlerde bile mutlaka çorba, ana yemek, pilav, salata, cacık ve tatlı mutlaka hazırlanır. Bunun için de ev hanımları Ramazan ayı boyunca mutfaktan başka evin diğer bölümlerini görmeye dahi fırsat bulamaz.
Ramazan’da erkeklerin yaşam biçiminde de önemli bir fark gözlenir. İftardan sonra varsa teravih, yoksa kahvehane yolu tutulur. Normalde gece 24.00’te kapanan tüm kahvehaneler saat 02.00’ye kadar faaliyet gösterir. Kahveciler açısından Ramazan ayı, hasat ayıdır.
Fitre biraz da, özellikle zekat veren, farz olmasına rağmen pek kalmadı. Yine de ilköğretimde okuyan bir öğrenciniz varsa, okuldan gönderilen boş zarflara, çocuk arkadaşları arasında mahcup olmasın diye karınca kararınca bir şeyler koyup gönderilir.
Ramazan ayında televizyon yayınları da, program konukları da her zamankinden çok farklıdır. Bu dönemde, ekranlarda gördüğümüz kişilerin büyük çoğunluğu ya ilahiyatçıdır, ya da diyet uzmanı… İsminin önünde dr., doç., prof gibi unvanları bulunan tüm ilahiyatçılar Ramazan ayı boyunca kanal kanal dolaşıp, kutsal ayın önemini anlatıp az da olsa bütçelerine biraz katkı sağlarlar. Diyetisyenler de, iftar, sahur menülerini en ince ayrıntılarına kadar anlatıp; kırmızı turpun, kantaron otunun, ısırgan otunun, semizotunun faydaları konusunda halkımızı bilinçlendirirler.
Ramazan böyle gelir.
Hoş gelir safa gelir.
Herkese hayırlı olsun.
8 Eylül 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder