15 Ocak 2009 Perşembe

Şeytan'ın sofrasında Kuzey Ege...



Ben, şeytanı kötü bir şey sanırdım.

Meğer değilmiş. Her derde devaymış.

Ayvalık’ın Sarımsaklı beldesinde “Şeytan Sofrası” diye bir yer var. Burası, bölgenin en yüksek ve çevreye en hâkim tepesi. O tepeye çıktığınızda irili ufaklı onlarca ada, Ayvalık’ın yanı sıra Balıkesir, Çanakkale ve İzmir’e bağlı birçok ilçe, belde ve köyü görmeniz mümkün.

Hatta Midilli ve diğer Yunan adaları da ayaklarınızın altında… Tepenin en alıcı yanı, güneş batımının, yeryüzünde görülebilecek en mükemmel biçimiyle izlenebilmesi…

Neyse. Şeytan Sofrası’nın en önemli özelliği ise, tepede şeytanın ayak izinin olması. Şeytanın boyu ne kadardır, ağırlığı, şekli nasıldır bilmem ama, temsili ayak izi 80–90 numara var. Bu ayak izinin olduğu bölüm, demir bir parmaklık içine alınmış. Yerli-yabancı herkes, bu bölüme bozuk para atıyor, çaput bağlayıp, dilek tutuyor.

Yörede söylendiğine göre, şeytanın diğer ayağının izi Kazdağı’nda bir yerlerdeymiş. Yani 80–90 numara ayakkabı giyen bir yaratığın, adım boyu 50–60 kilometre…

Evet, her gün binlerce kişi şeytanın ayak izinin bulunduğu yere para atıp, çaput bağlayıp dilekte bulunuyor. Yani bugüne kadar şeyhlerin, ermiş sayılanların, efsane isimlerin türbelerine çaput bağlanıp dilek tutulmasını çokça görmüştük de, şeytandan çocuk sahibi olmak, sınavda başarılı olmak, zengin olmak, hastalıklardan kurtulmak gibi dileklerde bulunulduğuna pek rastlamamıştık.

Hani şeytan, Allah’ın lanetleyip cennetten kovduğu bir yaratıktı.

Hani şeytan, insanın içine girip yanlış yollara sevk ederdi.

Hani, insan şeytana uyunca, olmadık hatalar yapardı.

İnsan çaresiz kalırsa, sorunları çözecek bilgi, azim ve yeteneklere sahip olmazsa, şeytandan da medet umaaar, cinden de…

Fakat, insan tatil için, inanılmaz mutluluklar yaşamak; yeşili maviyi doyasıya hissetmek için Şeytan’dan medet umarsa, onun zevki bir başka olur.

Tüm Kuzey Ege’nin ayağınızın altında olduğu bir manzarada Şeytan’ın sofrasına oturmuşsanız Sarımsaklı’da, kimse değmesin keyfinize.

Böyle Şeytan’a can kurban…

1 yorum:

Yaşam Tiyatrosu dedi ki...

Denize düşen yılana sarılırmış. Kitap okuma özürlü bir ülkenin evlatlarından daha ne bekliyebiliriz ki.