28 Haziran 2008 Cumartesi

Konuşa konuşa...



Dersane binasının köşesine çekilmiş, dakikalardır cep telefonuyla konuşuyor. Daha 13-14 yaşlarında.
“Anne, kahvaltı hazır mı?” diye cepten telefon ediyor, yan odadaki annesine.
Kalabalık bir bilimsel toplantıda “Gördün mü, gördün mü?” melodisiyle bir telefon çalıyor. Açıp başlıyor bağırarak konuşmaya, “Alooo. Ben şimdi önemli bir toplantıdayım. Hafriyat işi bitti mi? Çimentoların üzerine naylon çekin, yağmur geliyor. Tamam tamam. Mıcır gelince haber verin, ben cepteyim” diyor.
Cafe’de arkadaşlarıyla sohbet ediyor… Bir yandan da numarasını gizleyip, karşı masada oturan arkadaşının telefonunu çaldırıp kapatıyor. Arkadaşı, sağa sola bakındıkça büyük zevk alıyor.
Mahalle bakkalı, soğuk demirci, mangal kömürcü, arabalarının camlarına iri puntolarla cep numaralarını yazmışlar.
“Örümcek bağladı zıkkım” diye hayıflanıyor, cep telefonuna bakarak. Kimsenin arayıp sormamasından şikayetçi.
Rehberde kayıtlı tüm numaraları çaldırıp kapatıyor. “Belki birisi arar da, herkes gibi ben de yollarda yürüyerek konuşurum, Herkes benim de cep telefonum olduğunu görür” diye…
Camilerin girişlerinde “Cep telefonunuzu kapatın” yazıları var.
“Cep-Aran” servisinden kontör kazanmak için, evlerinin telefonundan kendi cebini arıyor sürekli. Nasıl olsa, ev faturasını babası ödüyor.
Sınıfın arka sıralarına oturmuş, ders boyunca mesaj çekiyor ön sıradaki arkadaşına. “Ayda 200 kontörden fazla kullanmayacağım” diye kendi kendine söz vermiş. Yüklediği gün bitiriyor 199’unu. Kalan bir kontörle çaldırıp kapatıyor. Arayan arkadaşına da “Kusura bakma, benim kontörüm yoktu da…” diye mazeret bildiriyor.
“Ekmek lâzım mı?” diye soruyor karısına telefonla; 500 bin liralık ekmek için 700 bin liralık kontör harcayarak.
Tam bankamatikte işlem yapacakken, cebi çalıyor. Öğrenci arkadaşıyla ders konuşuyor uzun uzun. Sırada bekleyenler burnundan soluyor, umrunda değil. Onca konuşmadan sonra “biraz sonra görüşmek üzere” diye kapatıp, bankamatik işlemine devam ediyor.
Ve bir reklam: “23 milyon aboneye ulaştık”. Reklamı yapan Turkcell. Avea’nın abone sayısı 4.5 milyon. Telsim’in 7 milyon. 70 milyonluk Türkiye’de 35 milyon cep telefonu abonesi yani… Telekom’un sabit telefon abonelerini ve konuşma bedelini saymazsak; 35 milyon cep abonesinin yıllık konuşma faturası, tam 8.5 milyar dolar. 8.5 milyar dolar; Avrupa Birliği’nin 10 yıllık müzakere süresince Türkiye’ye taahhüt ettiği yardımın miktarı… !0 yıllık yardım taahhüdü kadar, bir yılda cepten konuşuyoruz. Ha bir de, Türkiye’de bir yılda yeni alınan veya değiştirilen cep telefonlarının bedeli var. O da, tam 2.5 milyar dolar…
“İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa” demiş atalarımız. Sabit telefon hariç, 8.5 milyar+2.5 milyar= 11 milyar dolar pahasına yerine getiriyoruz, atasözünün gereğini… Ülkenin 1 milyar dolar için el-avuç açtığı bir dönemde, 11 milyar dolarlık konuşarak anlaşacağımıza, keşke koklaşa koklaşa iletişim kursaydık.
Neyse... Şimdi müsadenizle, “Devletin bekâsı, ülkenin selâmeti ve cep yoluyla yapılan müsrifliğin önlenmesi için” tüm tanıdıkları arayıp bu yazımı okumalarını söylemem lâzım. Gidip kontör yükleyeyim bari.

Hiç yorum yok: