17 Mart 2008 Pazartesi

Kapatma davasının zamanlaması

Başbakan; "16 milyon 500 bin oy almış bir partiye kapatma davası açılabilir mi? Böyle demokrasi olabilir mi?" diyor...
Yani 1 milyon ya da 100 bin oy alan bir parti kapatılırsa demokrasi olacak; 16 milyon 500 bin oy alan bir parti kapatılırsa demokrasi olmayacak... Bu nasıl bir demokrasi anlayışı...
Bir defa bu anlayış, demokrasiyle hiç bağdaşmayan; bencil ve çıkarcı bir yaklaşım.
Fakat, bence, bu kapatma davasının en önemli yanı; zamanlama…
Tam da sosyal güvenlik yasa tasarısına tüm ülkede toplumsal muhalefetin çığ gibi büyüdüğü, kitle eylemlerinin büyük sesler getirdiği bir dönemde iktidar partisi hakkında kapatma davası açılması çok ilginç… Bu dava; AKP’yi yıpratmak bir yana; hayat öpücüğü verir, böylesine bir tepki karşısında mağdur duruma düşürür ve kitlelerin öfkelerini yatıştırır.
Fakat yine de iddianamenin özüne baktığımızda; şapkamızı önümüze koyup derin derin düşünmemiz cümleler var.
AK Parti'ye kapatma davası iddianamesinde, ''Siyasal İslam'ın düsturu şeriattır. Parti içi soruşturmalar göstermelik. AK Parti, Fazilet (FP) ve Refah (RP) partileriyle bağını kopartmadı'' ifadeleri yer alıyor.
162 sayfalık iddianamede şu önemli tespitler yer alıyor:
- AKP referansını dinden alan model öngörüyor
- Devlet kadroları siyasal İslamcı yapıya büründü
- Anayasa'nın laiklik ilkeleri ortadan kaldırılmaya çalışıldı
162 sayfalık iddianamede, 11 belediye başkanı hakkında da siyaset yasağı isteniyor.
Bu belediye başkanları arasında Isparta Belediye Başkanı Hasan Balaman, Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç, Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz'ın adı geçiyor.
İddianamede ayrıca AK Parti'deki disiplin soruşturmaları göstermelik olduğu ifade ediliyor ve "Soruşturmalar partiyi sorumluluktan kurtarmaz. AK Parti'nin yenilikçiyiz söylemi gerçek değil, RP ve FP ile bağını koparmadı" deniliyor.
AK Parti'ye kapatma davası iddianamesinde, "YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın da belirlenmiş bir düşünce yönünde çalıştığı" belirtiliyor.
İddianamede, "Davalı parti, laiklik karşıtı eylem ve söylemleriyle yasalara ve Anayasa'ya aykırı olarak tüzük ve programının ötesine geçmiştir" ifadesine de yer veriliyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın iddianamesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları da yer aldı: "Bırakalım kitabını, Kuran'ı öğrensin. Bu durumdan niye rahatsız olalım. Bırakalım rahat rahat öğrensin. Tommiks-Teksas okumaya hiç kimse mani olmuyor ama kendi kitabını öğrenmesine niye mani oluyoruz."
Unutulmamalı ki; tüm modern devletler; kendilerine yönelen tehdit ve tehlikelere karşı önlem alırlar... Bu önlemler, 10 bin oy alan bir partiye karşı da olur, yüzde 47 oy alan bir partiye de… Ya da parti olmayan yasadışı örgütlenmelere de…
1961’den bugüne kadar 24 parti kapatıldı. Kapatılan partilerin yöneticileri, taraftarları isyan ederken; başkalarının hiç gıkı çıkmadı.
AKP, 6 yıldır iktidarda. Yasaları, hatta anayasayı değiştirecek güce sahip, Neden gerçek bir demokrat tavırla partilerin kapatılmasını engelleyecek, sadece ilgili kişilerin cezalandırılmasını sağlayacak bir düzenleme yapmadı da; okun ucun kendisine yönelince feryat ediyor…
Mevcut anayasa hükmü, AKP’nin çoğu zaman pervasızca, kimi zaman keyfice uygulamalarına, icraatlarına, sisteme yönelik tehlikeli politikalarına karşı, kapatma davası açmayı gerektirir. Eğer bunun demokratik bir uygulama olmadığına inanılıyorsa, önce bu hüküm değiştirilmeli ve sadece AKP’ye karşı değil, tüm siyasi partilere karşı kapatma davası açmanın yolu kapatılmalıdır.
Ama tekrarlamak istiyorum ki, bu kapatma davasının zamanlamasına herkesin yeniden bir kafa yorması ve geleceğe yönelik endişeli senaryoları iyi hesaplaması gerekir.

MEHMET ATILGAN

2 yorum:

Birsen Şahin dedi ki...

Yoruyorum Mehmetciğim, yormaz olur muyum?

Dönüp dolaşıp, Ergenekon meselesine takılıyorum.

Söylediklerinin bir kısmına katılıyorum, fakat katılmadıklarım da var:

-Laik Devlette DİB olmaz
-Laik Devlette DİB çalışan maaşları devlet bütçesinden finanse edilmez.
-Laik devlette insanların nasıl giyineceği, nasıl yaşayacağı, nasıl düşüneceği Devlet tarafından belirlenmez. Ancak ve ancak, Devletin varlığını, birliğini ve yapısını tehdit edici unsurlar yasaklanır.
-Laik Devlette ibadetnameler devlet eliyle ve kasasıyla açılmaz, dahası var, burada keseyim
-http://www.milliyet.com.tr/2008/03/17/iddianame.pdf?ver=85
TC laik, demokratik, sosyal hukuk devletidir ve ceza yasalarına göre suç sayılmayan fiiller savcılık tarafından suç kapsamına alındığında, ben de "hangi hukuk yahooo :)" diye düşünürüm.
-Bana göre DTP de AKp de kapatılamaz. Yeni düzenleme de buna göre yapılmalı. Yok, illa da olmaz diyorsan, amaaan verelim o zaman CHP eline ve hiç seçim falan yapmayıp, "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" tabelasını da alalım, sen sağ ben selamet oturalım köşemize : )))


Neyse, bakalım, göreceğiz; ABD Afganistan meselesinde Türkiyeyi çok fazla sıkıştıramazsa, bunu bir yerlerinden çözeceğiz. Demokrasi olmazsa, hiçbirimiz var olamayız.
Öperim gözlerinden

Birsen Şahin dedi ki...

-Laik Devlette ibadethaneler devlet eliyle ve kasasıyla açılmaz, dahası var, burada keseyim

düzeltmedir