2 Şubat 2008 Cumartesi

Millet mi tuhaf; ben mi geri zekâlıyım?

Bazı şeyleri anlamakta, anlam vermekte güçlük çekiyorum.

Örneğin Türkiye’de TÜSİAD gibi, hükümet kurup, hükümet yıkacak güce sahip çok etkili bir dernek var. Bu TÜSİAD’ın açılımı Türkiye Sanayici ve İş ADAMLARI Derneği’dir. Ama iş ADAMLARI derneğinin başında Arzuhan Doğan Yalçındağ adında bir bayan var. Eeee, bir bayan İş ADAMLARI derneğinin başkanı nasıl oluyor? Derneğin adı, Türkiye İş ADAMLARI ve İş KADINLARI Derneği olarak değiştirilmezse, bu durum, tüm kadınlara bir hakaret olarak kalır.

Haa bu arada soyadı kanunun verildiğinde herkes bir soyadı almış. Genelde erkekler istediği soyadını alıp, ailesine de uygulamış. Ama bayanların Davulcuoğlu, Müslümoğlu, Hasanoğlu gibi soyadlarını kullanmaları benim çok tuhafıma gidiyor. Bir ailenin çocuğu oğlansa Davulcuoğlu, kızsa Davulcukızı olması gerekmez mi?

Türkiye’de tüm statlarda ve spor salonlarında “Şeref Tribünü” adında bir bölüm var. Hatta bazı spor salonlarında işi öyle abarttılar ki; salonun çok büyük bir bölümü “Şeref Tribünü” küçük bir bölüm de, sıradan insanlara ayrılıyor. Bu durumda şeref tribünü dışında oturanların, kendilerini şerefsiz gibi hissetmeleri de doğal değil mi?

Bir de başta havaalanları olmak üzere bazı resmi kurumlarda WİP bölümleri var. Bunun açılımı da, “Çok Özel İnsan” demek oluyor. İngilizce “Very important person”un kısaltılmışı. Hani, anayasada tüm vatandaşlar eşitti. Kimileri çok özel insan oluyor da, diğerleri çok adi insan mı?
Bir türlü akıl erdiremediğim bir konu da, yeşil pasaport meselesi. Devletin herhangi bir kurumunda “memur” olarak görev yapar, 1. dereceye gelirseniz, devlet size yeşil pasaport veriyor ve bir kaç ülke dışında Dünya’nın bütün ülkelerine vizesiz gidip gelebiliyorsunuz. Peki aynı süre hizmet veren ama “işçi” statüsünde çalışan insanlara niye yeşil pasaport verilmiyor. Hatta, bir işadamı, milyonlarca dolarlık ihracat yapıyor, yüzlerce işçi çalıştırıyor. Ama işi gereği Bulgaristan’a, Almanya’ya gitmesi gerekse haftalarca “vize” kuyruğunda bekliyor. “Memur” statüsünde çalışan vatandaş da, “işçi” ya da “işveren” statüsünde bu memlekete hizmet edenler, “hain” mi?

Hep bir şeyi daha merak ederim. Kanal D’de 300 kişi çalışıyormuş. TRT’de ise 6 bin 500 kişi. Yani Kanal D’deki personelin 22 katı. Fakat Kanal D’nin izlenme oranı TRT’nin iki katından fazlaymış. Peki Kanal D’nin yarısı kadar izlenen bir kurumda 22 kat insan ne iş yapar ki?
İstanbul’da Olimpiyat Stadı adında bir büyük bir stadımız var. Gidiş geliş zorluğu ve gerekli trafik altyapısı olmaması nedeniyle, hatta stadın olduğu bölgedeki rüzgar durumu düşünülmeden yapılması sonucu her ne kadar bu staddan gerektiği gibi yararlanılamıyorsa da, benim asıl merak ettiğim stadın adı: Olimpiyat Stadı… Dünyada olimpiyat yapmadığı halde olimpiyat stadı yapan tek ülke olduğumuzu öğrendiğimde çok şaşırdım.

Aslında milletin ve ülkenin mi tuhaf olduğu ya da benim mi çok geri zekalı olduğum konusunda tartışılır görüşler olabilir. Ama hangisi olursa olsun, benim anlayamadığım daha o kadar çok şey var ki bu ülkede. Kalanları başka bir zaman yazarım ama, son bir örnek daha vereyim de, benim zekam konusunda siz karan verin de, konu da aydınlansın.

Hep çağ atlamaktan, sağlıklı ve eğitimli bir nesil yetiştirmek hedefinde ve laik olduğunu iddia eden Türkiye’de neden 1100 kişiye bir okul, 800 kişiye bir cami, 15 bin kişiye bir hastane düşüyor ki?..

1 yorum:

Yaşam Tiyatrosu dedi ki...

Yazınıza eklenecek o kadar çok şey var ki. Ama bu eklemeleri yapmakla daha çok zeka özürlü hale getiririz kendimizi. Bugüne kadar konuştuk kim duydu? susacakmıyız hayır ama, kendimiz söyleyip kendimiz dinleyeceğiz gene. anayasa gibi temel olan birşeyleri değiştiren zihniyet, sosyal konumda olanları değiştirme ihtiyacı duymaz. Çünkü ''ondan halk yaralanır'' endişesi taşır.